Bora Bora’daki tatilimin üçüncü haftası. Yine muhteşem bir sabah ve bungalowun balkonundan görebildiğim tek şey uçsuz bucaksız turkuaz mavi okyanus ile yemyeşil adanın sahili. Güneş yeni yeni göz kırparken okyanusun yumuşak esintisi insanın içini kıpır kıpır yapmaya yetiyor. iPad’imi dün akşamki eğlenceden sonra iyi ki şarj etmişim. Serin suların keyfini çıkartmadan önce bir pazar yazısı iyi gider diye düşündüm.
İçinizin yağları eridi değil mi? Benim de. Aç tavuk kendini buğday ambarında hayal edermiş. Kaç yıldır doğru düzgün tatil yapamadım. Yukarıdaki paragraf dün akşam üstüm açık yattığım için çıkmış olabilir :) Hava kapalı ve yine yaz günü dolu yağacak sanırım. Tatil bu yıl da zor gibi görünüyor. Dışarıda duyduğum ses ise halı kenarlarına, paspas kenarlarına overlok yaptığını duyurmaya çalışan seyyar bir zanaatkarın minibüsünden gelen megafon gürültüsü.
Bir süredir işlerimin yoğunluğundan sizlere yazma fırsatım olmadı. Elma Dergisi’nde geçen haftadan beri teknik bir bakım yapılıyordu. Dün gece ikinci aşaması sona erdi ve artık sitede dolaşırken fark edilebilir düzeyde bir performans iyileştirmesi hissedeceksiniz. Birkaç hafta içinde ise ufak tefek birkaç iyileştirme ile sizlere daha da sorunsuz bir dergi ulaştırmayı düşünüyoruz.
Son günlerde ortaya çıkan söylentiler, gündemdeki gelişmeler ve yeni ürünler ile ilgili düşüncelerimi paylaşacağım bir toparlama yazısı iyi olabilir.
Sanırım uzun bir süredir ilk kez Apple ürünlerimi beta yazılımlar ile kullanmak konusunda ısrarcı davrandım. Hem ev hem de iş yerindeki bilgisayarlarımda Yosemite kullanıyorum. iPad ve iPhone’larda ise iOS 8. Özellikle iOS 5’teki ve iOS 7’deki sancılı beta süreci nedeniyle birkaç saat kullanıp geri döneceğimi düşünüyordum fakat öyle olmadı. Neredeyse üç haftadır gayet güzel bir şekilde çalışıyorlar. Önce iOS’tan başlamak istiyorum. Hafta başında yayınlanan ikinci Beta ile birlikte iOS 8 daha da kararlı hale geldi. Halen bazı üçüncü parti uygulamalarda sorunlar bulunsa da daha az kullanmayı tercih ederek iOS 8’de kalma ısrarımı sürdürüyorum. Özellikle Whatsapp uygulaması çok sorunlu ve Whatsapp’ın geliştiricileri, iOS 8 ile uyumlu bir güncelleme yayınlamadan da çözülecek gibi görünmüyor. İkinci beta ile birlikte en azından bire bir sohbetler yapılabilir hale geldiyse de grup sohbetlerine girmek mümkün değil. Uygulama hemen çöküyor. Bunun dışında sık kullandığım uygulamalarda ciddi bir sorun yok. Nadiren sistem içinde yaşanan sorunlarıysa Android kullanıcıları zaten nihai sürümlerde her gün yaşıyorlar. Dediğim gibi, iOS 8 beta süreci, sandığımdan çok daha kararlı geçiyor. İlk birkaç betadan sonra belki yeni özellikler de görebileceğiz ve bu düşünce beni mutlu ediyor. Sadece iOS 8 veya sadece Yosemite test ediyor olsaydım muhtemelen çoktan mevcut sürüme geri dönerdim ancak ikisinin bir arada harika işler çıkardığını söylemek zorundayım. Şu sms mesajlarının Mac’ten okunabilmesi bile nasıl işe yarıyor anlatamam. Ah bir de iPhone üzerinden Mac aracılığıyla telefon görüşmeleri özelliği çalışsaydı ne iyi olurdu diyorum. Yeni sesli mesajlaşma, Türkçe dikte, İngilizce yazarken akıllı öneriler, iCloud Drive, başarılı Spotlight ve daha pek çok yeni özellik nedeniyle istesem de artık iOS 7 ye dönemeyeceğim sanırım.
Yosemite ise tam bir sürpriz oldu benim için. Önce test için oluşturduğum bir disk bölüntüsüne kurduğum sistemin kararlılığını görünce bir risk alıp (elbette sağlam bir yedekleme sürecinden sonra) tüm sistemlerime Yosemite’yi ana işletim sistemi olarak kurmaya karar verdim ve bu kadar iyi çalışmasını inanın beklemiyordum. Neredeyse hiçbir uygulama ile sorun yaşamıyorum ve DP2 sürümünün en kararlı Windows sürümünden daha kararlı çalışmasına hala şaşırıyorum. Yosemite kullanmayı sürdürmemin ise aslında en önemli sebebi görsel yenilikler. Daha taze ve yeni bir sistem kullandığımı her köşede hissetmek oldukça güzel. Daha sade, daha hızlı, daha şık. Dürüst olayım, tanıtım esnasında sistem genelinde yarı saydam öğeler bulunduğunu gördüğüm an Windows Vista veya Windows 7 deki gibi bir facia olmasını bekledim ama tam tersine mükemmel bir sonuç aldım.
Zaten iOS 8 veya Yosemite hakkında ara ara bir şeyler yazıyoruz. Hazır fırsat bulmuşken (Bora Bora’da tatildeyim ya :) ) biraz da gelecekteki Apple ürünleri hakkında düşündüklerime değineyim.
ABD’deki tatil sezonu öncesi sonbaharda tanıtılması beklenen ürünlerin listesi bir hayli kabarmaya başladı. Eminim ki pek çoğunuz iPhone 6’yı listenin başında tutuyorsunuz. Yeni ürünler arasında iPhone ile birlikte yeni iPad’ler, yeni Mac’ler ve henüz ortada bulunmayan bir kategori olan akıllı saat var. Henüz tutarlı bir sızıntı ile karşılaşmamış olmak beni şimdilik iWatch olarak adlandırdığımız saat konusunda düşündürse de iOS 8 içindeki ön hazırlık ister istemez heyecanlandırıyor. Daha dün gece yayınladığım iPhone 6 ekran paneline ait fotoğraflar artık yeni nesil iPhone’un kesinlikle daha büyük olacağının sinyallerini güçlendirdi.
Tanıyanlar bilirler, öyle iri yapılı biri değilim ve elimdeki iPhone 5s’in ekranı bile kontrol sınırlarımda diyebilirim. Kullanamayacağım bir cihaza, en azından rahat rahat kullanamayacağım bir cihaza sahip olmayı gereksiz gördüğümden o üzerinde altı kişilik çay bardağı takımı taşıyabilen Samsung modelleri ile düşüncelerimi de zaten biliyorsunuz. Şahsi düşüncem, insanlar ne kadar büyük ekranlı telefon modeli isterse istesin tek elimle rahat rahat kullanamayacaksam gidip satın almayı düşünmem. Genel olarak ihtiyaçlar doğrultusunda hareket etmeyi seviyorum ve kullanacağım ürünleri bunu düşünerek seçiyorum. iPhone için iki farklı boyutta çıkacağı söyleniyor. 4.7 olanı için yorum yapmaktan şimdilik kaçınıyorum fakat 5.5” ekranlı modelin bana bir beden büyük geleceğini hissediyorum. Kasa tasarımı konusunda biraz eskiye dönüş var gibi. Köşeli iPhone 4 ve iPhone 5 tasarımından sonra Orjinal iPhone ve iPhone 3G tasarımına dönüş garip sayılmayacak bir hamle olacak. iPhone 5s’ten performans olarak çok farklı olmayacağını düşünüyorum fakat iPhone 5 ve daha önceki modelleri kullananların alışveriş listesinde üst sıralarda yer alacak bir ürün tanıtılacağına eminim.
Gelelim yılan hikayesi olan iWatch’a. En son iPhone 4’ün beyaz renk seçeneği için yılan hikayesi tabirini kullanmıştım. İstenilen tonda olmadığı için aylarca satışa sunulmayan beyaz iPhone 4’ten sonra iWatch bana biraz iPad’i hatırlatıyor. Henüz Apple’ın girmediği bir alan. Tıpkı iPad’de olduğu gibi öncesinde çok konuşulacak. Hakkında atıp tutmaya biz de devam edeceğiz. İnandığım şey ise iWatch’ın Apple için bir dönüm noktası olacağı. Bunun birkaç sebebi var. iWatch, Apple’ın Steve Jobs sonrası ilk yeni ürün kategorisi olacak. Ya fiyasko ile sonuçlanacak ya da tarih yazılacak. Jobs’un düşünce şeklini çok sevdiğimi söylemeye gerek yok sanırım. Kusursuz olana kadar savaşmayı sürdürürdü. Umarım Bay Cook ve ekibi Jobs’un mirasını aynı düzlemde sürdürmeyi başarabilir. Jobs sonrası Apple’da pek çok aksaklık yaşandı. Bunların en önemlilerinden biri ise iOS işleyişi ve tasarımı ile ilgiliydi. Daha çok yazılımsal alanda sorunlar gördük ancak bu durum iOS 8 ve Yosemite ile değişmek üzere gibi görünüyor. Bir sürü sensör ile donatılması beklenen iWatch, iPad’den ve belki de iPhone’dan çok daha büyük ses getirecek bir ürün olabilir. Bugün nasıl “iPhone’um olmadan olmaz” diye düşünüyorsanız yarın bu sözleri iWatch ya da adı her ne olacaksa onun için söyleyeceğinize inanıyorum. Uyku düzeninden spor aktivitelerinize, sağlık takibinizden günlük temel iletişim ihtiyaçlarınıza kadar karşılaması beklenen bir ürün eminim ki hayatımıza çok hızlı dahil olacaktır. Sizi bilmem ama satışa sunulur sunulmaz biran önce alabilmek için sıraya girmeye razıyım.
Apple şimdiye kadar QuickTake gibi bir iki başarısız denemesi dışında neredeyse her ürünüyle adından söz ettirmeyi başardı. İlk nesil akıllı saat mutlaka iPhone veya iPad gibi pek çok eksikle satışa sunulacaktır fakat ikinci nesil ile birlikte insanların olmazsa olmazları arasında yer alacak bir ürün haline gelecektir.
Sizlere tüm gelişmeleri mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ulaştırarak hedefimizi korumaya çalışacağız. Elma Dergisi’ni çok daha dinamik ve güncel tutabilmek için sürekli çalışıyoruz ve yeni yayın döneminde çok daha keyifle okuyacağınız bir blog sizleri bekliyor olacak. Yazıların altına yorumlarınızla katılıp lütfen düşüncelerinizi paylaşın. Güzel bir Pazar günü geçirmenizi dilerim.
Açıkcası ben neden herkesin büyük ekrana bu kadar talep gösterdiğini anlayamıyorum. Çok gereksiz geliyor bana özelliklede note 3 kadar büyükler. Yani o kadar büyük bir avantajda sağlamıyor hatta zorluk bile çıkartıyor. Pantolonların cebine sığmıyor hatta küçük çantalara bile sığmıyorlar. Ayrıca tek elle kullanımıda iPhoneların ayrı bir artısı bence. Diğer eli kişinin doluyken (bizzat şahit oldum) hiçbir şey yapamaz hala geliyor. Ben büyük ekrana karşıyım açıkcası. Bu boyut BELKİ hafif yanlardan genişletilebilir. Ekranın genişlemesi yerine en önemli sorun olan pil ömrü üzerinde çalışılabilir yada dahada iPhone inceltilebilir. Gelelim iWatch yada onun gibi bir şeye. Açıkcası iPhone 6 çıkarsa 5s’de kalmayı düşünüyorum ama iWatch için aynı şeyi söyleyemem :D En çok almak istediğim ürünler arasında. Ayrıca Apple bu katogeride çok iyi yerlere gelebilir çünkü Samsung’un Gear’ı gerçekten görüntü açısından ve kullanım açısındanda berbat. Özelliklede tasarım konusunda. Çok kaba tasarlanmış. Tasarım konusunda Jony Ive umarım güzel bir iş çıkarır ve zarif bir akıllı saat olur elimizde…
Ayrıca Mehmet Bey yazınızı çok beğendim çok güzel bir yazı olmuş gerçekten. Bu konu hakkında da detaylı bilgi bekliyoruz :)
Teşekkürler :)